Firavun Olmanın Yolları

Kur‘an‘ımız, farklı surelerde altmış defadan fazla Firavun‘dan söz etmektedir. Kitabımızda adı çok geçenler arasında ilk sıralarda olduğu kesindir. Onu Kur‘an gibi bir kitabın sayfalarına taşıyan karakterler müspet veya menfi, silinmez bir kayıtla kaydedilmeyi gerektirecek karakterler olduğu bellidir.

Kitabımız Kur‘an, muhtevası ile amel etme, ona göre düşünme ve ona göre yaşama kitabı olduğuna göre içinde yoğun bir şekilde zikredilen Firavun da bize, önümüze koymamız gereken isimlerden biri olarak gösterilmektedir. Belki Firavun‘dan ‘nasıl olmamız‘ gerektiğini öğrenemeyiz ama o, ‘nasıl biri olmamamız‘ gerektiğinin en müşahhas örneklerindendir. Firavun‘a bakarak çok şey öğrenebiliriz.

Firavun dendiğinde şüphesiz akla Nil nehri, büyük bir ordu, ehramlar, saraylar gelmektedir. Yani Firavun büyük çapta bir kültürün simgesidir. En azından Firavun kelimesi, peygamber öldürmeye cüret etme, diri diri çocuk öldürme, hatta doğmamış çocuklar için ölüm kararı verebilme gibi ağır suçları hatırlatmaktadır. Bu da bizi, Firavun‘dan ders alma, onunla aramızda bir çeşit bağ kurmaya sevk etmekte, onun işleri ile işlerimiz arasında benzeşme ihtimalinden uzak tutmaktadır. Firavun nere evinde işinde bir Müslüman nere dedirtebilmektedir.

Kur‘an ise altmıştan fazla âyette ondan söz ediyor.

Ve Kur‘an, bizim ilham kaynağımız, düşünce membaımız.

Evet, yeniden Nil üzerinden bir saltanat sahibi olmadıkça kimse o Firavun olamaz. Ama o Firavun‘un tipik örnekleri olabilir. Kimse o Firavun olamaz ama herkes Firavun‘un izinden giderek Allah katında onun gibi olma hükmü giyebilir. Firavun, bir insanın ismi olmaktan çok bir karakterin adıdır. Ondaki karakterleri benimseyen veya bir yolla teşhir eden herkes için şu kadar ya da bu kadar Firavun demek mümkündür. Bir de insan, Allah‘a iman eden biri olduğu hâlde yani iman edenlerle beraber olduğu halde tavırları Firavun gibi olursa ne kadar abes bir konumda kalır! Ne çirkin bir şeydir insanın kalbinin mü‘min, tavırlarının karakterinin Firavun olması! Şüphesiz, ‘Böyle mü‘minlik olur mu?‘ denecektir. Keşke olmasaydı. Keşke kimse zulmüyle, isyanıyla ona benzemeseydi. Ama hayatın akışı içinde bunu izlemek mümkündür. Tıpkı, kimse Ebu Bekir gibi olmadığı hâlde, onun yaptıklarına benzer şeyleri yapınca Ebu Bekir‘in karakteriyle anıldığı gibi. Bu nasıl oluyorsa o da öyle olmaktadır.

Kur‘an taranınca

Kitabımızda Firavun kelimesinin geçtiği âyetler sırasıyla tarandığında şu karakterlerin Firavunlaşmanın ana karakterleri olarak bize sunulduğu görülecektir. Böylece Firavun olmak isteyen de istemeyen de ne yapacağını görmüş olur. Biz de ne büyük Firavunlarla iç içe yaşadığımızı görme imkânı buluruz.

Firavunluk, yeryüzünde azmak, hakkı olmayanı elde etmek için güç kullanmaktır.

Allah Teâlâ‘yı, peygamberlerini yalanlamaktır.

Kendine zulmetmek, ebedî cehennemde kalacak işler yapmaktır.

Mü‘minlere hoş bakmamak, onları düşük görmektir.

Allah‘a ve Peygamber‘ine söz verip sözünde durmamaktır.

Sadece dünyayı görebilmek, ölümü ve ölümden sonrasını görememektir.

Kibirlenmek, insanları hor görmektir.

Zulmetmektir.

Allah‘ın dininin yayılmaması, Allah‘a secde edilmemesi için uğraşmaktır.

Zulüm altındaki mü‘minlerle alay etmek onları basit görmektir.

Çirkinliğin ve ahlâksızlığın yayılması için çalışmak, ifsada kalkışmaktır.

Bütün anlamlarıyla israf etmektir.

İsyan, baş kaldırmadır.

Irkçılık ve kendi kavmini üstün görme, ikinci ırkı hor görmedir.

İlahlık iddiasıdır.

Firavun nerede?

Kitabımızın Firavun‘un adıyla birleştirdiği işler kimde varsa o, düzeltmesi gereken bir hata üzerinde olduğunu bilmelidir. Firavun‘u Nil kenarında aramaya gerek yok. Firavun‘u Firavun yapan işler yanı başımızda, önümüzdedir.

 

Site Footer