Hocam 19 Yaşındayım. Bana Allah İçin Nasihatte Bulunur musunuz?

SORU:

Hocam 19 Yaşındayım. Bana Allah İçin Nasihatte Bulunur musunuz?

CEVAP:

Selamünaleyküm.

Güzel kardeşim benim, sana söze başlamaya selamla başlıyorum. Selam senin hayatın ve ahiretin olsun. Bütün içtenliğimle seni bağrıma basıyorum, umut ve heyecanla dualar ediyorum. Senin beni sevdiğin gibi Allah da seni sevsin. Seni sevdikleri ile yaşatsın. Sonra da o sevdiklerini koyduğu cennetlere koysun seni.

Âmîn. Muhtaç olduğumuz rahmetin inmesine vesile olacak kadar âmîn.

Güzel kardeşim benim;

Sana nasihat etmemi istiyorsun. Sevindim bu isteğine. Nasihat istemen bozulmamış fıtratını gösteriyor. Sende umut yüklü gelecek olacağına işaret ediyor. Ne hoş, ne sevindirici; açık kulakların hazır kalbin dinine doğru yönelmiş demektir bu. Seni bir kere daha bağrıma basıyorum, kucaklıyorum, dualar ediyorum.

Güzel kardeşim benim,

Uzun nasihatler etmeyeyim sana. Azdan çok anlayan kabiliyetin, Allah’ın izni ile seni hayır üreten ve hayrı yayan bir genç yapacaktır. Şimdi madde madde çizeceğim çizgilere dikkat et. Bunları not al. Zaman zaman tekrar oku. Arkadaşlarınla değerlendir. Anlayamadığın noktalar olursa bana tekrar yaz. ‘Bismillah’ de ve çık yola. Yürüdüğün yolda yalnız değilsin, melekler seninledir. Bu merhume ümmetin salihlerinin duası ve umudu seninledir.

a- Her şeyden evvel kendini sıradan bir insanlıktan sıyır ve ‘mü’min genç insan’ seviyesine çıkar. İman etmiş olmak, gökler kadar farklı olmaktır. Mü’min genç ile mü’min olmayan genç arasındaki fark, yerle gök arasındaki farktan daha fazladır. Bu farkını sen hisset ve koru ki, şeytan senden ürksün. Seni ucuz ve kullanılabilir zannetmesin. Sadece örnek olsun diye sana, sözünü ettiğim bu farka işaret eden bir noktayı belirteyim: Bana bu yazıyı yazdığın mail adresinde isminle adresin arasında fark görünüyor ve adresin bir muammaya işaret ediyor. Evet, internet dünyasında bunlar normal şeylerdir ama sen mü’min gençsin. İnternette de camide de mü’minsin. Kimliğini, vakarını ve şahsiyetini korumak zorundasın. Bunu sadece bir örnekleme olarak gör, tenkit kastı ile yazmadım sana. Farkı kalın bir çizgi ile göstermek istiyorum.

Buna bağlı olarak giydiğin elbisenden, ayakkabıya, kullandığın diş fırçana, kalemine kadar her şeyin senin farkını göstermelidir. Yaptığın esprilerin, gülüşün, arkadaş çevren, okuduğun dergin seni göstermelidir. Telefonunda kullandığın programlar seni göstersin. İnternette girdiğin siteler yarın Allah’ın huzurunda, o sitelerin sahipleri ile seni buluşturabilir. Allah’ın huzurunda beraber olmak istemediğin site sahipleri ile şimdi de beraber olmayacaksın. Bu örnekleri çoğaltmayayım ama sen anla, güzel kardeşim benim.

b- Sen mü’min bir gençsin. Elhamdülillah. Seni farklı yapan imanındır. Sen de bunu bilerek imanını koruyacaksın. Onu korumak için yaşadığını bileceksin. İman ettiğin şeyleri ne tartış ne de tenkit ettir. Güneş gibi ciddi ol. Binlerce senedir ışık veriyor ama enerjisi hiç azalmadı, vakti şaşmadı.
İmanın açısından sen de öyle ol. Bu asır, insanların imanları ile direk savaşılmayan ama içten içe imanların eritilmek istendiği, bunun için yığınla proje yapıldığı bir asır oldu. Sayılamayacak kadar tuzak var yollarda. Basma tuzaklara.

– Allah’ı ve Allah’a ait mukaddesatı,

– Peygamber aleyhisselamı, Sünnet’ini, hadislerini, ehli beytini, ashabını,

– Kur’an’ı,

– Ümmetimizin bütününü..

Bir uçaktan on bin metreden aşağı atılma pahasına da olsa tartışma. Tartışma ortamında bulunma. Tartışanla selamlaşma. Bu hususlarda kimseyi ikna etmeye bile çalışma. O tartışmalardan kapabileceğin bir mikrop seni bitirebilir. Sen lazımsın; kendine lazımsın bu ümmete lazımsın.

Mezhep, ekol, grup tartışmalarındından uzak dur. Bu topraklarda sen imamımız Ebu Hanife rahmetullahi aleyhin üzerinden din öğrendin, onu koru. Abartma, pazarlama onu.

c- Ve senin için mükemmel bir silah vardır, onunla ayakta kalabileceksin. O silahın adı sabırdır. Hedefin Eyyüb aleyhisselam gibi sabırlı olmak olsun.

– İmanını çalmak için önüne bin bir tuzak geren İblis’e karşı,

– Seni her an bombalar gibi sıkıştıran şehvetine karşı,

– İbadetleri yaparken oluşacak zorluklara karşı,

– Harmaların cazibesine karşı,

– Her an biri ile karşılaşabileceğin dertlere, hastalıklara, ebeveyninden gelebilecek olumsuzluklara karşı,

– Soluduğumuz havaya bile sirayet eden iletişim ve medya baskısına karşı,

– Ölünceye kadar seni terk etmeyecek olan çevre baskısına karşı sabredeceksin. Bu sabrın sayesinde melekler seni yardım etmeye değer bir genç olarak görecekler. Sana destek olacaklar, senin için sen uyurken bile onlar dua edecekler. Unutma, sabrın kadarsın.

d- Allah’ı ve cennetini istiyorsan anneni ve babanı üzmeyeceksin. Onların duasını almadığın bir günün güneşi batmayacak senin üzerine. Onların ayaklarına kapan, orada geçir hayatını. Bu sözlerim, maazallah onlar mü’min olmasa bile böyledir. Bunu sakın unutma.

e- Biyolojik yapın seni bir kızı sevmeye sevk edecek. Allah’ın kulları arasında böyle olmayanlar istisnadır. Bundan çekinme ama hazırlıklı ol. Ne sevmekten ne de evlenmekten korkmayacaksın. Buna rağmen bileceksin ki, Allah’tan başka uğrunda ölünecek kimse yoktur. Ölçüsüz sevme, helak olacak sevgi çukuru kazma kendine. Ömrünün sonu kadar bekar kalman da sana kader olarak yazılmış olabilir. Öyle olursa o imtihanı kazanmak için uğraşacaksın. Evlenmek kaderinde varsa onu, başaracağın bir imtihana çevireceksin. Sakın evlenmeyi internet düzeyinde, renge ve reklama göre yapma. Bile bile kuyuya atlaman olur bu. Allah seni böyle bir sondan korusun. Hiçbir kızın elini nikâhlanmadan tutma. Gözünü gözüne dikme. Evlenmen gerektiğinde anneni yanına al. Kız/erkek ilişkilerinde şeytanın kuyusu bir iki dakikada kazılacak kadar kolay ama derin bir kuyudur. O derin kuyuda helak olup giden niceleri bir dakika, bir bakış, bir nefes deyip basit gördükleri hatalardan ötürü ömürlerini harap ettiler. Dünyaları da gitti ahiretleri de. O vakte acele etme. Gelince de korkma. Anneni yanına al. Allah’tan korktuğuna inandığın bir büyüğünle istişare et. Bir de bil ki, evlenmek dertten sıyrılmak değildir. Aksine bir dertten diğerine geçmek gibidir. Sen hazır ol. Bu dünyaya tatile gelmedin. Dertlerle sınanıp Rabbine imtihan kazanmış bir kul olarak gitmek için geldin. Bu gerçeği hiç ama hiç unutma!

f- Çevreni aşamazsın. Çevren ve arkadaşların kadar olacaksın. Bu da ne demektir; iyi bir çevre belirleyeceksin. Arkadaşların namaz kılanlardan olsun. Haramlardan çekinenlerden olsun. Anne babalarına iyi davrananlardan olsun. Allah ile arası iyi olmayanla senin aran iyi olabilir mi, olursa sen iyi kul olabilir misin?

g- Her haram bir kanser türüdür. Bütününden kaçacaksın. Mesela konuşmasını dinleyeceğin hocayı seçerken bile haramlara karşı duruşu sert olan hoca seç. Semt seçerken haramların binde bir bile olsa daha az olduğu semti seç. Haramdan kaçman senin kalp atışlarını gösterir.

h- İbadet et. Başta namaz kılmak üzere ibadet için yaşadığını hiç unutma!. Günlük namazları kazaya bırakma. Mümkünse camiye git orada kıl. Kazaya kalan namaz olursa ilk fırsatta onu kaza et, erteleme. Oruç kazaların varsa onları tamamla.

Kur’an okuyor olman gerekir. Kim olursa olsun mü’min, Kur’an okuyabilmeli hatta bir cüz kadar Kur’an da ezber bilmelidir.

Zikir yapan genç ol.

Hocaefendileri dinle. Onların birbirlerine sitemlerine kulak asma. Sana Allah’tan ve Peygamber aleyhisselamdan anlattıklırını al, gerisini senden daha yukarıdakilere sal.

Kitap okumalısın ama seçerek, anlayarak. Bir ilmihal kitabını hazmederek oku. Bir hoca seni o okuduğun ilmihalden imtihan etsin. Yüzde yüze yakın denecek kadar onu anla.

i- Bu hayatın yükü ancak bir danışman desteği ile kaldırılabilir ağırlıktadır. Kendine istişareler edebileceğin ağabeyler, büyükler bul.

Uzun yazmayacağıma söz vermiştim sana. Bu yazımı burada bırakıyorum ama duam devam edecek. Senden de dua bekleyeceğim. Seni Aziz ve Celil olan Allah’a emanet ederim güzel kardeşim benim.

Selamünaleyküm.
Nureddin YILDIZ
fb.com/nureddinyildiz
twitter.com/nurettinyildiz
instagram.com/nureddinyildiz

Site Footer