Gençlik Duası

Elbette salihlerin duası makbuldür. Elbette babanın ve annenin duasını tartabilecek beşerî bir terazi yoktur. Şüphesiz Mekke’deki dua ile köydeki dua aynı olmaz. Dilden dile, zamandan zamana, mekândan mekâna fark olur duada. Ama büyük bir gerçek daha var duanın konuşulduğu her yerde: Dua edenin genci-ihtiyarı olmaz. Her kul dua etmeye adaydır. Rahmet kapıları ihtiyara da gence de açıktır. Duaları Arş’a değen Ashab-ı Kehf gençtiler. Kabul olmuş dualar yaptılar. Duaları onları mucize insana dönüştürdü. Kime ve ne dua edeceklerini bilince duanın bereketini gördüler.

Gençler dua kapısını çalmalıdırlar. Yemek saati gibi bir dua saati ayarlamayı bilmelidirler. Ne kadar dua edersem o kadar kazanırım şuurunda olmalıdırlar.

Namazlarının ardından dua ettikleri gibi, seccadelerinin başında veya yolda yürürken ya da bir yerde otururken dua etmeyi becermelidirler. Hele bu zamanda dua etmesini bilmeyen gencin işi çok zordur. Bunu da unutmamalıdırlar. Dua bütün mü’minlerin ve onların en güçlü silahıdır.

Her şey için dua edecekler: Sağlıklı bir hayat için dua edecekler. En güçlü eller, ayaklar, gözler, kulaklar, dişler, beyinler onlarda olsun diye dua edecekler. Organları onlardan sonraya kalsın diye dua edecekler. Bir kere, bin kere, sabah ve akşam hep dua edecekler. Yorulmadan, bıkmadan elleri açık kalacak. Okudukları okullarda, medreselerde, derslerinde muvaffak olmak için dua edecekler. Kendilerine ve hocalarına dualar edecekler. Dua onların kazancına bereket ekecek. Bedenleri yaşlandığı günlerde bile genç kafalı kalmak için Allah’a el açacaklar.
Güzel bir evlilik için, evlenince huzur için, evlilikleri bereketli çocuklar getirsin için yalvaracaklar. Yalvarmadan da bunların gerçekleşmeyeceğini bilen bir kafa sahibi olarak yapacaklar dualarını. Sonra da ‘nerede bizim duamızın cevabı?’ diye kapının kapanmasına neden olacak bir hata yapmayacaklar. Bekleyecekler, muratlarına erinceye kadar bekleyecekler. Onların gençlik duası bir gelecek duası olacak aslında. Onlar kazanacak, ümmetleri kazanacak. Onları doğuran ebeveynleri kazanacak.

Namaz biriktirir gibi dua biriktirmiş genç, önü açık gençtir. Kalbi huzurlu, ufku geniş gençtir o genç.

Anne-babasına yaşarlarken ve ölümlerinden sonra dualar eden genç vefalıdır. O onu doğuranlara vefalıdır, biiznillah onun doğurduklarından da vefa görecektir. Dua cimrisi de kendi kaynağını kuruttuğu gibi gelecekteki umutlarını da kısmış olmaktadır. Namaz tembelliği gibi dua tembelliği de bir ibadet eksikliğidir. Duasız gün geçmemelidir. Dil duayı virt edinmelidir. Duanın yerlerde yaşayıp göklerde dolaşmak kadar büyük bir yükseklik ve ululuk olduğu gerçeği unutulmadan yapılması gerçek bir duadır. Peygamberler başta olmak üzere salihler, âbidler, zakirler hep dua ile yaşadılar. Dua ile ayakta kaldılar. Dar zamanlarında da keyifli anlarında da dua ettiler. Kendileri için ettiler, yakınları için ettiler, ümmeti için ettiler. Dua etmeselerdi bugün dualarımızda olabilirler miydi?

Bütün gençler, sizler seccadede, medresede, masada, yolda, yatağa girdiğinizde, yerken, yürürken, spor yaparken duaya koşunuz. Size iyi bir gelecek için dua edin. Ümmetinizin hâli için dua edin. Anne-babanız için dua edin. Cennete girebilmek, ateşten korunabilmek için dua ediniz. Duasız bir gününüz olmasın. Kendi geleceğinizi hazırlayın. Dualarla bezenmiş bir gelecek kurun kendinize. Açılın bu daracık dünyadan göklerin engin ufuklarına. Duanın lezzetini tadın. Sevdiklerinizi dua ile donatın. Kederinizi onunla aşın. Yaralarınıza o merhem olsun. Bugün dua edin, yarın edin, sürekli dua edin. Bir kere, bin kere, bıkmadan ve usanmadan dua edin. Arapça dua edin, Türkçe edin. Yüksek sesle edin, mırıldanarak edin. Konuşarak, yazarak, gözyaşı akıtarak dua edin. Usanmayın, çekilmeyin meydandan.

Gençliğinizi dua ile geçirin ki geleceğiniz mağaradan Arş’a doğru açılsın.

Site Footer